15 Haziran 2013 Cumartesi

Barışa giden yol

Barışa giden yol
Bekir Kale Ahıskalı
28 Mart 2013 tarihli yazısı
Barışa giden yol en az savaşa giden yol kadar meşakkatlidir. İstemediğimiz engellerle karşılaşacak, hoşumuza gitmeyen teklifler sunulacaktır ama artık barıştan başka çaremiz de yok gibidir.

Bu millet yıllar yılı barış ve uzlaşı içinde yaşamasını başarmış bir millettir. Anadolu’nun yüzlerce farklı kültürü bir arada tutabildiğini de biliyoruz. Bizi bize düşman eden, sokaklarımızı, dağlarımızı kan gölüne çevirmek için sebeplerimiz yoktur. Ancak başkalarının başka hesapları vardır ve bu hesaplarda bu coğrafyada bir niza, kavga ve cedelleşme olması gerekmektedir. Toplum olarak bu tehlikeyi iyi okumalı, halkımıza da çok iyi anlatmak zorundayız. Anlatmadığımız takdirde Anadolu’nun yüzü gülmeyecek ve tarihten gelen o savaşlar otağı olma kaderi devam edecektir.

Elde edilen her şeyin ya ödenmiş bir bedeli vardır ya da ödenmek üzere bir bedel belirlenmiştir. Biz de ülke olarak bedelini ağır ödediğimiz mücadeleler verdik. Şimdi eşiğine geldiğimiz ve bir adımlık yolumuz daha kalan içinden barışık olan toplum yapımızı sağlamak içinde hâla ödememiz gereken bedeller olacaktır. Bizlere düşen sağduyulu davranmak ve etrafımızda yakılan ateşin hanemize sıçramadan bertaraf etmesini bilmektir.

Aynalar bizlerin en değerli arkadaşlarıdır. Siz ağlarsanız onlarda ağlarlar. Siz ne iseniz sizi olduğunuz gibi gösterirler. Bir toplum içinde yaşanan olaylar toplumun aynası gibidirler. Toplumsal barışını sağlayan milletlerin, içlerinden cemiyet yapısına ihanet edenler çıkmadıkça dağlarında silah sesleri yankılanmaz.

Toplumsal barışa giden en önemli yollardan birisi de eğitimdir. Eğitimde tarafgirlikten uzak, tek tip olmayan ve toplumun ihtiyacına göre ara eleman yetiştirmeyi de kapsayacak değişiklikler yapmak gerekmektedir. Diplomalı cahillerden öte bir planlama yapılmalıdır. Gelişen dünyanın en önemli sorunu işsizliktir. Bütün kavgaların temelinde ekmek kavgası vardır. Önce genç nüfusunuza iş imkanı sağlayacaksınız. Toplumda kişi başına düşen gayri safi milli hasıla arttıkça kültür, eğitim ve öğretim seviyesi de artacaktır.

Herkese her kesime eşit mesafede duran devlet ve hükümetler teşkil etmeliyiz. Bunu sağlayabileceğimiz en güzel adım sivil anayasa yapmak olacaktır. Anayasasında uzlaşı ve toplumun idaresel ihtiyaçlarına yönelik, düzenin devamını sağlayacak yasa maddeleri bulunduran toplumlar daha müreffeh toplumlar olagelmiştir. Yasaların açık ve hükümlerin belirgin olduğu toplumlarda örfi yasalar işlemeyecektir. Bununla birlikte töre, yazılı olmayan ama gelenekselleşen suç ve cezalandırma mekanizmaları ortadan kalkacaktır.

Daha huzurlu ve dokuları uyuşan toplum için hepimize düşen vazifeler vardır.
Saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder