18 Haziran 2013 Salı

Yeryüzünde Barış


Yeryüzünde Barış

“Elinden gelirse onları eğit; gelmezse onlara katlan.” böyle diyordu Marcus Aurelius. Bu sözü ve içerdiği mânayı önemsiyorum çünkü ben insanın eğitilebilirliğine inanıyorum. Mesleğim gereği de yıllardır bunu yapıyorum. Yeter ki insanoğlu huzuru sadece ve sadece kendi sistemini tesis etmekte görmesin.

Bir zamanlar silahı icat edenler, darağaçlarını icat edenler, giyotinleri icat edenler bunların hepsi bunu barış için yaptıklarını söylüyorlardı. Kendilerince kötü olanı infaz edeceklerdi ve insanoğlu huzura kavuşacaktı. Bir zamanlar bütün barış hayalleri böyle başlıyordu.

Dinamiti bulan adam insanoğlu için büyük kötülük yapmıştı diye bakıyorum. Sonra A. Nobel dediğimiz bu adam adına barış ödülleri verilmeye başladı. Bizler ise bu buluşu insanoğlunun gelişmesi için kullanmakla beraber gün geldi bize zulüm edenleri durdurmakta kullandık. Gün geldi başkalarına daha faydalı olan köprüleri havaya uçurmaya başladık. Bunu yapan herkes bir gün kendi istediği barışın geleceğini hayal ederek yaptı.

Bunları yazmamdaki sebep günümüzde yaşadığımız ve bütün dünyayı kasıp kavuran, bizi de içine alan sözde özgürlükçü gençliğin isteklerine ulaşabilmek için uyguladıkları yöntemler. Bir şeyleri yasal yolla istemek ve anlaşılamadığımız durumlarda sesimizi duyurabileceğimiz insalcıl yöntemlerle eylem yapmak  yasalarca da engellenmiş değildir. Ancak savaş açmak; “ben böyle istiyorum istediklerim gerçekleşmese de böyle canavarlaşırım” demek karşınızdaki kitlelere de “ben de böyleyim” demek hakkı vereceğini unutmamalıyız.

Bütün darbe meraklıları, sistem dayatmacıları bir takım kurbanlar almaları durumunda kendi sistemlerinin huzuru getireceklerine inanırlar.  Bir gün gelir ki aslında istedikleri haklar için mücadele ederlerken anlarlar ki başka haklar ellerinden alınmış. İnsanoğlu kanunlarla yaşamak, kanunlarla kontrol altına alınmak zorundadır. Kanunların olduğu her yönetim şekline “cumhuriyet” diyorsak eğer ki öyle o zaman kendi kanunlarımızı yapmak zorundayız. Unutmayalım ki bir zamanlar Sovyet Rusya’nın adı da cumhuriyetti, İran İslam Cumhuriyeti halen var. Libya’nın adı da cumhuriyet.

Sivil Anayasa yapılıncaya halkların hakları yeniden tarih edilinceye, emniyet ve kolluk kuvvetlerinin görev tanımlamaları yeniden yapılıncaya kadar bu niza devam edecektir. Çünkü hepimiz kendi görev yetkilerimiz dahilinde hareket ediyoruz.


Bekir Kale Ahıskalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder