15 Haziran 2013 Cumartesi

Şairlerin mirası

Şairlerin mirası
Bekir Kale Ahıskalı
15 Nisan 2013 tarihli yazısı
Bir şaire ilk önce annesi beddua eder. Sonra eşi sayar, söver.

Türk şairleri, yazarları, ressamları yaşam defterlerini kapattılar mı, eserleri gibi evleri de, eşyaları da ortada kalır. Kitapları çürür ya da ikinci el kitapçılara kelepir olarak satılır. Şaire ait ne varsa, parmak izleri dahil her şey silinir. Çoğu zaman çocukları da şiirin ve sanatın dışında olduklarından kıymetleri bilinmez. Ülkemizde şairlere pek değer verilmediğinden hayatları ekseriyetle sefil geçtiğinden önce anneleri çok para getirecek iş yapmadık rahat hayat sürememekten sebep şair annelerinin dudağına beddualar gelir gelir gider. Ne zaman sıkıntılar katlanamayacak hal alır o zaman o beddualar başka kulaklara çarpmaya başlarlar. Eş ve çocuklarından yana da aynı durumdan sebeplenir şair milleti. Bakmayın ölümü daha sıcakken arkasından iyi adamdı söylemlerine... Bir şairin eserlerinin kıymet kazanabilmesi için şöyle en azından bir elli yıl geçmesi gerekir. O zaman geçtiğinde ise kitaplarından, şiirlerinden ve dostlarından hayatta kalan kırıntılar toparlanmaya başlanır. Acıdır bu...

Her şair önce yaşamında sonra da ölümünün ilk elli yılında " kaderine terk edilir." Ben de bir şairin evinin sözcük uğultusu ve çarpışmalarıyla dolu olduğuna inananlardanım. Aşkların o evde dolaşıp durduğuna, yaşanmamışlıkların iç çekişlerine rastlanabileceğine... O evlerdeki mürekkep izlerinin bile silinmemesi, korunması gerekir. Ben hiç olmazsa son yüzyıl şairlerinin evlerinin anıtlar kadar, parklar kadar çok biliniyor olmasını isterdim. Nazım Hikmet'in evinin, Mehmet Akif'in sefalethanesinin, Necip Fazıl'ın hem gençlik yıllarının hem de daha sonraki yıllarında yaşadığı evlerin sokakların müzeleşmesi gerektiğine inanıyorum.

Türk hükümetleri bu konuda hayli beceriksizler. Daha doğrusu Türk Siyasetçisi kendi isimlerini, parti liderlerinin isimlerin vermekten başka iş yapmamakta. Türk siyaseti ortak şairlerinde bile uzlaşamamakta. Dünyanın başka ülkelerinde bu kadar bağnaz, yobaz, dar düşünen, başka hükümetleri var mıdır? Diktatörlüklerin bile bundan daha geniş ufukları olduğu kanaatindeyim. Bir şairin, yazarın ölümünün üzerinden yüzyıl geçmiş olsa bile ölüm yıldönümünde evine çiçek gönderilmelidir ki genç nesiller onları unutmasınlar devamlı hatırlasınlar. Ben öldükten yıllar sonra evimi ziyaret edecek olanların Bekir Kale Ahıskalı, Nazım Hikmet'i eleştiren yazısını bu masada yazmış diyebilmelerini, bir şiiri doğururken çektiğim sancıları hissede bilmelerini, Ahıska Üçlemesi şiirlerimi yazarken döktüğüm gözyaşlarından kalan izleri görebilmelerini isterdim. Ne yazık ki bunları göremeyecekler. Gerek yaptığımız iş ve görevler, gerekse sosyo-ekonomik düzenin getirmiş olduğu konar-göçer hayat sunumları yıllarca aynı evde yaşama imkanı vermemiştir. Bir çok şairin de benim gibi olduğunu düşünüyorum.

Şairlerin duvarları siyasetçilerin duvarlarından daha çok sırlar saklarlar. Şairler düzenleri bozulsun istemediklerinden çoğu zaman suskun durular. Eski şairler daha cesaretli olduklarından devamlı o yana bu yana sürgün edilirlerdi. Günümüz gençliğinin bir şairin şiirlerini dua oku gibi okuyabilmeleri gerekir. Yıllarca çok seslilikten, güzel yazan, farklı düşünenlerden yana mücadele veren insanlarımız şimdilerde ikinci bir düşünceye tahammül edememekte ya da umursamamaktadır. Yanıbaşımızda yanan, yok olan dilimizden, kültürümüzden yana üzüntü çekmemektedirler.

Bir şiir ya da romanın hayata kavuştuğu mekanlar kutsanmalıdır. Bir şairin evine bütün dünya, gezegenlerin, galaksilerin gelip oturulmuşlukları vardır. Şaire ve yazara değer vermek konusunda Sovyet Rusya'sından yaklaşık iki yüz elli yıl daha gerideyiz. Onların 1800 lü yılların başlarında verdikleri değer kadar değer veremediğimiz gibi Çar'ın sansürcü zihniyetinden daha sansürcü bir baskıya sahibiz. Bu ülkede "mezarında ağlanılan şair olmak" hiç bir şairin hayali değildir. Bizlerden geriye kalacak olan miras talan edilmeden evvel değer verilmesi gerekir. Yoksa maktülüne ağlayan katil gibi kendimizle çelişir dururuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder