16 Ocak 2014 Perşembe

BAKAN İSTİFALARI

Üç bakanın istifası ve ülkemizi bekleyen sıkıntılar

            İdris Bal ve Hakan Şükür’ün istifasından hemen sonra kaleme aldığım köşe yazımda istifaların devamını geleceğini yazmıştım. Bazı arkadaşlarım bunun olmayacağı iddiasında bulunmuşlardı.
           
            Bundan sonraki istifanın eski bir bürokrattan gelebileceğini söylemiştim. Şimdi üç bakan istifa etmiş durumda. Yolsuzluk iddialarını kapsayan operasyon yapılmasaydı bile bu istifalardan birisi gelecekti. Sadece bakanlar kurulunda yapılacak revizyon bekleniyordu.

            Ben AKP milletvekillerinden cemaatten olanlarına dair bir listenin hazırlandığını ve cemaat-iktidar krizinin çözülmemesi durumunda bunları tek tek istifa ettirilerek iktidarın elinin zayıflatacağı iddiasında bulunmuştum. Çünkü kulağıma fısıldananlara bakılırsa iktidarın ipinin çekilmesi kararı alınmış durumda. Bunun hayata geçirilmesi için her siyasi görüşle işbirliği yapılabileceğini düşünüyorum.

            Hazırlanan listede isimleri bulunanlar bu istifa isteğine karşı çıkamazlar mı? Cemaatlerin yapısını bilenler kişilerin istifaya mecbur olduklarını bilirler. Çünkü önce ilgi ve alaka kesilerek kişi yalnızlaştırılır. Sonra adına ağabey dedikleri insanlar bir yerlerden selamlar getirirler. Bu selam özel ve içinde bulunan istek özel bir ortamda değil de bazı insanların yanında söylenerek kişinin itiraz etmesi engellenmiş olur. Kişi kendisini istifaya mecbur hisseder çünkü çok iyi bilir ki bir sonraki adım ilgisizlik ve arkasından ihanet etmişçesine bakışlar gelecektir. Sonraki adımını ne ben yazayım ne de siz tahminde bulunun.

            Dini yapıya sahip oluşumların kendi istihbarat sistemleri vardır. Kayıt altına alınmamış gibi gözüken bu sistemde vakti gelince her bilgi açığa çıkarılır. Piyasaya sürülür. Ahirete dönük yüzleri her zaman bir tehdit unsurudur aslında. Allah ile kul arasında bir uzlaşma makamı gibi dururlar. Müdavimleri eğer bulundukları toplulukta olmazlarsa cennete gidemeyecekleri izlenimine kapılırlar. Aslında bu bizim tipik imam ve hatip anlayışının daha da kutsanmış halidir.

            Cennete giden yol dini oluşumların göbeğinden geçer en azından öyle inandırılır. Hepsi fırkayı Naciye olduklarını düşünürler. Bu vaat ve söylemlerden yoksun olan cemaatler zaten taraftar bulamayacaklarıdır. Hepsi helak olacak yetmiş iki fırkadan değil de olmayacak olan tek fırka olduğuna inanır ve inandırılırlar. Alınacak bir yurt arsası veya binası için rüyalara İslam alimleri girer ve kararın doğru olduğu onlar tarafından da ikrar edilir. Böyle anlatıldı, böyle dinledik.

            Bakanların istifalarını ilk gün verdiklerini (hatta başbakanın istifa etmeniz gerekir dediği söylentileri bile kulaktan kulağa dolaşıyordu) ancak Başbakanın Pakistan dönüşü işleme koyacağı bilinen bir şeydi. Bilinmeyen ne vardı peki; bence AKP belediye başkan adayı olarak açıkladığı kişilerin çıkabilecek dosyalarına hazır olmalı ve ciddiye almalıdır. Hatta bu kişilerden bazılarının daha seçime girmeden adaylıktan çekilmeye zorlanabilecekleri iddia ediliyor.

            Bizler yapılan çıkışın mübahele mi yoksa mülaane mi olduğunu tartışırken ekonomideki çatırdamaları duyamıyoruz. Bana göre en büyük ihanet ülkemizin ekonomik yönden zayıflamasına, geri adımlar atmasına sebep olacak tartışmalara girmektir. Bu ülkede dershaneler de önemlidir diğer kurumları da önemlidir.

            Biz dershanedeyken bize öğretilen bir düstur vardı; “içleri de bir masum varsa bin caniye kıyılamaz.” Acaba içimizde bir masum bile yok mu ki bu gemi batırılmaya çalışılıyor.

Bekir Kale Ahıskalı

26 Aralık 2013 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder