Üç bakanın istifası ve ülkemizi
bekleyen sıkıntılar
İdris Bal ve Hakan Şükür’ün istifasından hemen sonra
kaleme aldığım köşe yazımda istifaların devamını geleceğini yazmıştım. Bazı
arkadaşlarım bunun olmayacağı iddiasında bulunmuşlardı.
Bundan sonraki istifanın eski bir bürokrattan
gelebileceğini söylemiştim. Şimdi üç bakan istifa etmiş durumda. Yolsuzluk
iddialarını kapsayan operasyon yapılmasaydı bile bu istifalardan birisi
gelecekti. Sadece bakanlar kurulunda yapılacak revizyon bekleniyordu.
Ben AKP milletvekillerinden cemaatten olanlarına dair bir
listenin hazırlandığını ve cemaat-iktidar krizinin çözülmemesi durumunda
bunları tek tek istifa ettirilerek iktidarın elinin zayıflatacağı iddiasında
bulunmuştum. Çünkü kulağıma fısıldananlara bakılırsa iktidarın ipinin çekilmesi
kararı alınmış durumda. Bunun hayata geçirilmesi için her siyasi görüşle
işbirliği yapılabileceğini düşünüyorum.
Hazırlanan listede isimleri bulunanlar bu istifa isteğine
karşı çıkamazlar mı? Cemaatlerin yapısını bilenler kişilerin istifaya mecbur
olduklarını bilirler. Çünkü önce ilgi ve alaka kesilerek kişi yalnızlaştırılır.
Sonra adına ağabey dedikleri insanlar bir yerlerden selamlar getirirler. Bu
selam özel ve içinde bulunan istek özel bir ortamda değil de bazı insanların yanında
söylenerek kişinin itiraz etmesi engellenmiş olur. Kişi kendisini istifaya
mecbur hisseder çünkü çok iyi bilir ki bir sonraki adım ilgisizlik ve
arkasından ihanet etmişçesine bakışlar gelecektir. Sonraki adımını ne ben
yazayım ne de siz tahminde bulunun.
Dini yapıya sahip oluşumların kendi istihbarat sistemleri
vardır. Kayıt altına alınmamış gibi gözüken bu sistemde vakti gelince her bilgi
açığa çıkarılır. Piyasaya sürülür. Ahirete dönük yüzleri her zaman bir tehdit
unsurudur aslında. Allah ile kul arasında bir uzlaşma makamı gibi dururlar.
Müdavimleri eğer bulundukları toplulukta olmazlarsa cennete gidemeyecekleri
izlenimine kapılırlar. Aslında bu bizim tipik imam ve hatip anlayışının daha da
kutsanmış halidir.
Cennete giden yol dini oluşumların göbeğinden geçer en
azından öyle inandırılır. Hepsi fırkayı Naciye olduklarını düşünürler. Bu vaat
ve söylemlerden yoksun olan cemaatler zaten taraftar bulamayacaklarıdır. Hepsi
helak olacak yetmiş iki fırkadan değil de olmayacak olan tek fırka olduğuna
inanır ve inandırılırlar. Alınacak bir yurt arsası veya binası için rüyalara
İslam alimleri girer ve kararın doğru olduğu onlar tarafından da ikrar edilir.
Böyle anlatıldı, böyle dinledik.
Bakanların istifalarını ilk gün verdiklerini (hatta başbakanın
istifa etmeniz gerekir dediği söylentileri bile kulaktan kulağa dolaşıyordu)
ancak Başbakanın Pakistan dönüşü işleme koyacağı bilinen bir şeydi. Bilinmeyen
ne vardı peki; bence AKP belediye başkan adayı olarak açıkladığı kişilerin
çıkabilecek dosyalarına hazır olmalı ve ciddiye almalıdır. Hatta bu kişilerden
bazılarının daha seçime girmeden adaylıktan çekilmeye zorlanabilecekleri iddia
ediliyor.
Bizler yapılan çıkışın mübahele mi yoksa mülaane mi olduğunu tartışırken ekonomideki çatırdamaları duyamıyoruz.
Bana göre en büyük ihanet ülkemizin ekonomik yönden zayıflamasına, geri adımlar
atmasına sebep olacak tartışmalara girmektir. Bu ülkede dershaneler de
önemlidir diğer kurumları da önemlidir.
Biz dershanedeyken bize öğretilen
bir düstur vardı; “içleri de bir masum
varsa bin caniye kıyılamaz.” Acaba içimizde bir masum bile yok mu ki bu
gemi batırılmaya çalışılıyor.
Bekir
Kale Ahıskalı
26
Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder