16 Ocak 2014 Perşembe

Bu Ülkede Neler Oluyor?

Bu Ülkede Neler Oluyor?

Son zamanlarda yaşadıklarımızı dair hafıza tazeleyelim mi?

İktidarda ki partinin  “dershaneler kapatılacak” açıklamasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçti.

Ülkenin normalleşmesi adına terör örgütü ve onun parlamentodaki kanadı ola siyasi partinin şiddet ve şiddet yanlısı açıklamalardan vazgeçmesi istendi. Çok hızlı adımlar atıldı ve bizlerin akıllarımızın almayacağı şekilde düzenlemeler yapıldı.

İmralı ile görüşmeler başlatıldı. Terör artık bitsin diyen herkes atılan adımlardan mutluyken birileri kansız geçirilen bu günlerden haz etmemeye başladılar. Kimilerine göre tavizler verildi. Kimilerine göre de elebaşıyla görüşülmemeliydi. Vatan evlatları ölmemeye başlamıştı ki örgüt zaman zaman çıkışlar yaparak yeniden silahlı eylemlere başlayabilecekleri açıklamasını yaptı. Ortamı ısıtmaya çalıştı ve bazı çeteleriyle Hakkari, Yüksekova, Cizre gibi yerlerde yol kesti, kimlik kontrolleri yaptı.

Bazılarımız her seferinde iktidarı ikaz ederken bir kez bile örgütün siyasi kanadı olan partiyi ciddiyete davet bile edemedik. Çete görünümünden çıkamayan bir örgüt temsilciliği yürüttüler.

Gezi olayları patlak verdi. Olaylar tepki olarak başladı. Hak arayanların platformu haline geldiklerini düşündüler ama hak yiyenlerin saflarından çıkamadılar. Eylemler “sivil itaatsizliğe” dönüştürülmeye çalışıldı. İçlerinde benim de bazı arkadaşlarımın olduğu bazı gruplar oturdukları yerden kalkmadıkları halde aktif eylemci izlenimi vermeye çalıştılar ve boylarını aşan yalan, dolan ve dalaverelerle eylemin tepki olmaktan çıkıp çeteleşmeye dönüşmesine sebep oldular.

Dünya kupasına katılma hayalimiz suya düştü. O kadar sıradanlaştık ki bunun için üzülmedik bile. Başarısızlıklara alıştırıldık. Milli duygularımız köreltildi.

Türban olayı çözüldü. Ülkemizde mutlu simalar görmeye başladık. Aslında onların açık yada kapalı olmasının bize zararı yoktu ama yine de onları mutlu ve inandıkları gibi giyiniyor görmeye dayanamıyorduk.

Mustafa Sarıgül CHP’ye geri döndü. Gönderiliş sebebi ile geliş sebebi aynı şey.

Kemal Kılıçdaroğlu ABD’ye gitti. Dönüşünün üzerinden çok geçmeden Mustafa Balbay tahliye edildi. (Bu ABD’de ne varsa sıkıntılarımın çözümü için benim de gidesim var) Balbay’dan başka vekiller tahliye edilmedi çünkü onlar  sadece AKP’ye değil cemaate de karşılar.

Bütün bu gelişmelerden haberdar olan ve iyi çalışarak gelişmeleri önceden haber veren MİT, dolayısıyla Hakan Fidan engel olarak görülmeye başlandı. Hedefe konuldu.

Hakan Şükür istifa etti. Eğer çözüm olmayacaksa bunların devamı gelecek. Listeler belli. Bütün istifalar bir telefon mesafesindeler artık.

Dershaneler olayı çıkmaza girdi ve cemaat sivil itaatsizliğe mi hazırlanıyor dediğimiz bir anda birileri devreye girdi ve işleyen sitemin çarklarından biri olan yargı dişlisi sistemden ayrılarak kendi sisteminde dönmeye başladı. Operasyonlara başlandı ve dinlemeye takılan herkes ve herkesim gözaltına alınmaya başlandı. Ankara’da ki gözaltılarından Ankara emniyetinin haberi olmadığı ortaya çıktı. İstanbul’dakilerden ise İstanbul Emniyet Müdürü’nün haberi yoktu.

Olayın içinde bakan çocukları ve ünlü işadamları çıktı. CHP ve Cemaat koyun koyuna izlenimi vermeye başladı. Görevden alınmalar, yeni atamalar vs. Kemal Kılıçdaroğlu bugünde ABD Büyükelçisiyle yemek yedi.

Bu işte bir terslik var. CHP daha çok Rusya ve Çin’e giderdi. AKP ise ABD’ye. Ne değişti de CHP,  ABD ye; AKP ise Rusya ve Çin’e gidiyor.

İktidar kabine değişikliği sinyalleri vermişti. Eğer bu değişiklikler zamanında yapılsaydı yolsuzluk operasyonu kozu ellerinde kalacaktı.

Soruşturma gizliymiş… Öyle diyorlar. Evet bu soruşturma AKP’ye gizliydi başkasına değil.


Bekir Kale Ahıskalı
20 Aralık 2013





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder