Diyelim ki…
Bugün yargı bağımsızdır diyenler dün mahkeme basıyorlardı.
Dün Kolluk Kuvvetleri zorbadır diyenler bugün onları göreve çağırıyorlar. Her
ikisi de görevlerini yapıyor diyenler bugün tersini savunuyorlar. Allah’ım bu
kadar çelişki bu Millet için hayra alamet değil.
Diyelim ki…
Ben yakın tarihe kafamı takmış durumdayım. Son zamanlarda
yapılan Kolluk Kuvvetleri’nin yetki ve görev tartışmalarına şöyle kalemimin
ucuyla dokunmak istiyorum. Bu dokunma isteği siyasilerin iştah kabarttıkları
koltuk savaşı yüzündendir.
Diyelim ki…
Şimdi AKP hata yapıyor. Savcı emir veriyor ve Kolluk
Kuvvetleri bunu yerine getirmiyor. Bu durumda mevcut siyasi iktidarın böyle bir
tutum içerisinde olması gerçekten yadırganacak ve tepki verilecek bir durum.
Buna tepki verenler haklı diyelim. O zaman Silivri’de eylem yapanlar hak vermiş
olmuyor muyuz?
Diyelim ki…
Yargı bağımsızdır. Öyle olması gerektiğine de inanıyoruz.
Yargıya saygı duyulmalı ve müdahale
edilmemeli. Verdiği her kararın doğru olduğunu düşünelim ve sorgulanamaz, eleştirilemez olduğunu
düşünelim. Bu böyle iken bundan üç beş ay önce Silivri’de mahkemeyi basmak
isteyenlerin yaptığı eylemi bu bakışımızın neresine koyacağız. Yani orada bir
haksız yargılama olduğunu düşündük diyelim ve öyle mahkemeyi basmak istedik. O
zaman bu haksız yargılama veya mahkemenin hata yapması muhtemel diyelim. O
zaman bu gün yargıya müdahale edenlere hak vermiş olmuyor muyuz?
Diyelim ki…
Paralel devlet yapılanması var. Bunlar işlerine gelmeyen,
çıkarlarına dokunan her kararı, her uygulamayı yanlış bulduklarını beyan ediyor
ve direniyorlar. Bu direnenler 28 Şubat sürecinde TSK’yı daha demokrat
buluyorlardıysa şimdi Kolluk Kuvvetleri’nin yaptığı aynı tür operasyonlara
neden karşı çıkıyorlar. Yapılanmadılar, örgütlenmediler ve hiçbir komplonun
içinde yer almadılar diyelim. O zaman yapılan müdahalelere yargı yolunun açık
olduğunu bildikleri halde bu çeşme başında durma sevdaları neden?
Diyelim ki…
Yolsuzluk iddialarıyla tutuklananlar yargılandıkları esnada
birileri mahkeme basma ve bu davayı kabul etmeme gibi bir eylemde bulunmak
isterlerse biz onlara ne tür bir tepki vereceğiz? Bize haksızlık yapıldı ama
sizin için adil bir karar verildi mi diyeceğiz? Mahkeme basmanın bir hak
olmadığını nasıl anlatacağız. Bu zavallılık değil mi?
Diyelim ki…,
Ergenekoncuların yeniden yargılanmalarına hak tanıdık. Bu
hak tanıma 28 Şubat sürecinde içeri alınanlara kadar uzanabilecek mi? Diyelim
ki uzandı hapis yatıp çıkanlara tazminat ödenebilecek mi? Salih Mirzabeyoğlu
davası gibi bir dava yeniden görülebilecek mi? Binlerce mazlumun durumu ne
olacak. Ödeyemediği bir borçtan dolayı yıllarca hapis yatanlar, kanlı elleriyle
barış istiyoruz diye sözde hak arayanlardan daha mı suçlular. Bu toplum için
daha mı zararlılar? Bu bizim adalet anlayışımızın ne derece kısır ve kıt
olduğunu göstermez mi?
Beyler biz sizi meclise didişesiniz diye göndermedik. Adam
gibi oturun ve yeni bir anayasa yapın. Bu Anayasa öyle bir Anayasa olsun ki
yeniden yargılanmaya da hak tanısın. Yeniden yapılanmaya da. Atılıma da yol
açsın, sıçramaya da.
Milletin Meclisinde tartışılanları yayınlayan Çocuklarımızın
ahlakının bozulmaması için Meclis Tv’ye de yayın saatlerinde ekranına +18
koyması gerektiğini hatırlatıyorum.
Bekir Kale Ahıskalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder