28 Ocak 2014 Salı
Hadi gel!… Bu demsiz hayatı yeniden demleyelim
Hadi gel!… Bu demsiz hayatı yeniden demleyelim
Martı çığlıkları gibi ;
cılız, kumral, kırılgan bir dalgayım kıyılarında
Haykırışlarım;
yüreğimin yankısız melodileri
İçinde bir çocuk bile büyütülmemiş, hiç sallanmamış beşik gibiyim
Yüreğim; üzerine bomba yağdırılmış sığınak gibi toz duman
Hadi gel!…
Ne bir artçısı
Ne de bir öncüsü olmayacak bu duyguların
Sallandığımız anı yakalamama yardım et
Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi
Misinaya aç balıklar gibi
Ölüme; ölümüne el ele koşalım
Akşamlar günün beni sevmeyen yanlarıdırlar
Bu sebeple hep serin durular gönül tepelerimde
Yıldızlar arkalarını döndüklerinde kaybolurlar
Gecenin karanlığına aldanma
Onlar bu iflah olmaz sevdaya küsmüşlerdir belki de
Nehirler sana akınca, geceler seni aklıyorlar
Gözlerim;
Kaynağından kurumuş nehir misali yatağına küsmüş
Kaymakla yoğrulmuş mısır unu yumuşaklığında;
Körfez yetimi dudaklarını arıyorlar
Hadi gel!…
Erkeksil bir alışkanlık değil bende ki
Sevdayı mermerden yataklara yatırıp
Gözyaşlarımızı taştan yastıklara düşürelim ki
Uyunmuş, ten ısısı sinmiş yatak kokusunu bende bileyim
Ne bir eksik ne bir fazla olmaz yaşam
Aldığı nefes kadar yaşar, verdiği nefes kadar ölür insan
Laflarını, arzularını, ihtiraslarını dudaklarında yıka öyle söyle
Söylenmeden iyice yıkanan sözler, söylenince gönül yıkamazlar
Demliğini sevmeyen çay tomurcuğu gibi mahpus
Demini almadan içilen çay gibi mahzun dudaklarınla
Hadi gel!…
Bu demsiz hayatı yeniden demleyelim
Bekir Kale Ahıskalı
Temmuz 2007
Canımdan Öte-28
SİNHARE isimli kitabımdan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder