16 Ocak 2014 Perşembe

YAKIN TARİH

Muhalefet-Cemaat-Hükümet bu üçü kendileriyle çelişiyor mu?

Bu soruya cevap verecek olan bu üç kitleden üçü de tabi ki “hayır” diyeceklerdir. Bizleri bir çelişkinin söz konusu olmadığına ve bu ülke için iyi ve güzel olanı istediklerine ikna etmek için her taklayı atacaklardır.

Ben bugün gerçekten bir darbe yaklaşımı içinde olunduğuna inanıyorsam buna sebep “Muhalefet-Cemaat-Hükümet” üçlüsüdür.

Neden mi? Nedeni çok basit. Gelin yakın tarihimizde yaşadığımızı ve balık hafızalı haline getirilen bu milletin neleri yaşadığını beraberce hatırlayalım.

Yargının bağımsız olması gerektiğini savunanların yakın tarihimizde kare leke gibi duran duruşlarını sıralayalım.


Savcı Ferhat SARIKAYA vardı. Hazırladığı iddianamede içinde rektörlerin, askerlerin ve bazı bürokratlar vardı. Güneydoğu’da ki bazı kirli ilişkileri ve bu ilişkilerin içinde bulunanları deşifre etmiş ve tıpkı bu gün olduğu gibi dava açmıştı. Deniz Baykal ve ekibi yani şimdiki CHP bir savcının böyle bir dava açamayacağını, yetki alanının dışına çıktığını üstlerinden izin alması gerektiğini, başına buyruk hareket edemeyeceğini dolayısıyla savcının cezalandırılması gerektiği düşünüyordu.

Öyle de yaptı. Savcı Ferhat SARIKAYA meslekten ihraç edildi. Bizlere de bunu yaparken haklı olduklarını anlattılar. Biz de inanmış gibi yaptık. Çünkü başka çaremiz yoktu.


Sonra başka bir olay patlak verdi. Erzincan’dan Savcı İlhan CİHANER, cemaatin evleri hakkında iki yıl boyunca soruşturma yürütmüş ve dava açmıştı. Bunu da amirlerinden gizlemeyi başarmıştı. Mevzu “cemaat” olunca cemaatin yayın organları komplo olduğunu, birilerinin yalancı şahitliğe zorlandığını cemaatin “silahlı terör örgütü” gibi gösterilmeye çalışıldığını yazıp durmuştu. CHP Savcı İlhan CİHANER’i destekledi. Bir savcının bunu yapmaya hakkı olduğunu savundu. Cemaat; Savcı CİHANER’in bir takım kirli oyunlar peşinde olduğunu, bir nevi toplum mühendisliği yapıldığı yazdı durdu.

Her nedense aynı CHP Savcı Ferhat SARIKAYA’yı böyle bir davranışından dolayı meslekten ihraç eden CHP bu kez Savcı İlhan CİHANER konusunda tam tersini yapıyor ve kollarını açıyordu.

Cemaat diretti. Savcı İlhan CİHANER’e ağır bedel ödetildi. Bizlere de bunu yaparken haklı olduklarını anlattılar. Biz de inanmış gibi yaptık. Çünkü başka çaremiz yoktu.

Gel zaman, git zaman. Hesap döndü, sap döndü derken Savcı Muammer AKKAŞ iktidarın hiç beklemediği ama muhalefet ve cemaatin haberdar olduğu, bir takım sızdırmalarla savunmanın da, iddianın da bazı mesnetsiz doküman ve belgelerle gündemimize yolsuzluk operasyonu adıyla düşen adımı atmış oldu. Bir sabah kalktığımızda ortalık toz dumandı kimin kime vurduğu belli olmuyordu. Doları toplayanlar toplamışlar, iş takibi yapanlar ise işlerini bitirmişlerdi. Benim halkım ise fakirleştiğini bilmeden yok ayakkabı kutusu, yok iftira, yok dershane gündemiyle herkesim tarafından uyuşturulmuş uyutuluyordu.


Şimdi bu üç olayda Muhalefet-Cemaat-Hükümet üçlüsünün kendisiyle çelişkisini özetlemek istiyorum.


Savcı Ferhat SARIKAYA yargı bağımsızdır dediği ve o yönde adım attığı için CHP tarafından meslekten ihraç edilmesi sağlandı. Yani CHP ye göre bir savcı böyle bir adım atamazdı. Çünkü dava daha çok CHP ye yakınlığıyla bilinen insanları ve askeri kapsıyordu.


Savcı İlhan CİHANER yargı bağımsızdır dediği ve o yönde adım attığı için Cemaat ve yayın organları tarafından linç edildi. İktidar gerekeni yaptı. Yani Cemaate göre bir savcı böyle bir adım atamazdı. Çünkü dava Işık Evleri ve Cemaati kapsıyordu.


Savcı Muammer AKKAŞ yargı bağımsızdır dediği ve o yönde adım attığı için hükümet tarafından davada müdahaleye maruz kaldığını el ilanı dağıtarak ilan etti. CHP ve Cemaatin aynı tavrı takındığı görülüyor. Çünkü önlerinde engel olarak gördükleri iktidarın bakanlarının çocukları da işin içinde. İktidar ise uluslararası bir komplo olduğundan bahsediyor.

Muhalefet-Cemaat-Hükümet bu üçü kendileriyle çelişiyor mu? 2013’e veda ediyoruz. Aslında o bizi 2014’ün kollarına bırakıp gidiyor. 2013’ün son on beş günü aksiyon filmlerini aratmadı. Dolar kanatsız uçuşa geçti. İktidar terledi, muhalefet pusuda bekliyor. Cemaat hakkındaki “paralel devlet” iddiaları durmak bilmiyor.

İşte ben bu pencereden bakınca diyorum ki bu tabloda biz 2014’e girmiyoruz. Durumun tam tanımlaması şudur;  2014 bize giriyor.


Bekir Kale Ahıskalı






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder