Sokrates ertelemesini bilirdi.
Kendimizi heyecanlara
kaptırmaktan kaçınmamız lazımdır. Heyecan dediğimizde özellikle bizim insanımız
daha çok mutluluk veren veya verecek olan hisler olarak düşünmektedir. Korku
da, öfke de bir heyecan türüdür.
Heyecan tahlil etmeyi engeller.
Oysa tahlil etmek, düşüncenin bütün gücüdür. Tahlil etmek, bir an reddetmek
demektir. Nesneleri insanların istediği gibi kabul etmek değil; oldukları gibi
kabul etmek demektir.
İnsanların hepsi gerçeği
severler. Öfke, kin ve intikam taşıyanlar gerçeği göremezler. Gözlerindeki
perde buna engeldir. Birinin dümenini tutanlar veya birilerince dümeni
çevrilenler de gerçeği göremezler. Tek bakışta her şeyi görmek, elde etmek
isterler. Mantıklarından uzaklaşırlar.
Sabırsızlık rahatsız edici bir
şeydir. Bir işi o an bitirmek istemek, o an öyle olduğunu düşündüğümüzden öyle
olmasını istemek zekaya aykırıdır. Zeka ise çoğu zaman imana aykırıdır. Gücü
ele geçirmek için durumu destekleyen ilahi metinler söylemek dini bir
saygısızlıktan başka bir şey değildir.
Hiçbir problemde yumruk kuvveti
karar veremez. Kuvvetin hak olmaması bununla alakalıdır. Oysa insan kendisiyle
çeliştiği zaman bile bir kuvvete başvurur. Bu kaçış olarak olsa bile. Oysa
kuvvete başvurmak her türlü düşünce umudunu kırar ve ortadan kaldırır.
Bizler zor süreçlerde
ertelemesini bilemiyoruz. Kırıyor, döküyor ve parçalıyoruz.
Sonra da el açarak;
-
“Ey Ulu Allah’ım
Ümmeti Muhammed’i parçalanmışlıktan, dağılmışlıktan ve fitneden Sen koru!...
diye yalvarırız. Bölen biz, parçalayan biz, sebep olan yine
bizken neden böyle bir yola başvururuz anlamış değilim.
Son
gelişmeler ve varılan nokta bana şunları öğretti;
Bize okuduğumuz ve okumamız tavsiye edilen kitaplara
öğretilen
-
“Siyasetin ve şeytanın şerrinden sana sığınırım” diye
öğretenler boğazlarına kadar siyasi iktidarı ele geçirmek derdindeler.
-
Ellerimiz açtırıp
“ Kadınların şerrinden, kadınların belasından, kadınların fitnesinden sana
sığınırım” diye dua ettirenler o kitleyi bir tehdit ve şantaj unsuru olarak
kullanıyorlar.
-
Bize “başkalarını
okumak aklınızı karıştırır” derlerdi. Başkalarını okumak doğrunun kayıtsız
şartsız tek kapıda olduğuna inanan bizlerin aklına başka doğrularda olabileceği
doğrusunu sokarak aklımızı karıştırıyor.
-
Kimse; “son
nefesini vermeden ben kurtuldum” demesin. Kin, öfke ve nefret sizi alaşağı
edebilir ve sapıtabilirsiniz.
Oldukça
gereksiz birisi hayatımın son zamanlarında bana şunu söylemişti; “Bu işi bitirelim. Başkaları bitirilmesini
istiyorlar. Bitirmeden tatile gidemiyorum.” Oysa mevzu ne onunla alakalıydı ne
de yaratıcı o konuda ona hesap sormazdı ama o içindeki şeytan dümeni ne yöne
çevirmişse o yöne gidiyordu. Kendisi de bunun farkındaydı ama sanıyordu ki
“Allah bu dini ona indirmiş ve o nasıl derse öyle olur.
Şimdi bütün bu
yaşadıklarımızdan hareketle şunu diyebiliyorum; “Allah’ım bizi senin yolunda seninle aldatanları sana havale ediyor
ve görülecek hesabımı erteliyorum.”
Bekir Kale Ahıskalı
25 Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder