Kaybolan Dinleme Cihazları
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün
envanterinde kayıtlı bulunan ama şu an Emniyet Genel Müdürlüğü’nü elinde
olmayan onlarca dinleme cihazı kayıp durumda. Hiç kimse bu cihazların Emniyet
Genel Müdürlüğünden kimin veya kimlerin elleri aracılığıyla çıkarıldığını
bilmiyor. Bu cihazların terör örgütlerinin eline geçtiğinden şüphe ediliyor.
Resmi kurumların ne denli ciddi
ve kayıtlı çalıştıklarını hepimiz biliriz. Size verecekleri bir iğneye mukabil
imza attırırlar. Sorumlulukları üstlenmezler. Bütün bu ciddiyete ve kayıtlara
rağmen kim veya kimler bu cihazları kurumun içerisinden dışarıya çıkardılar.
Bu cihazlarla kimleri dinlemek
için sahte kimlik bilgileriyle izin aldılar ve kimleri dinlemektedirler.
Yetkili kişi ve kurumlar bu konuda bir açıklama yapamadıkları gibi kaybolan
ileri teknoloji ürünü bu cihazların yerine devletin kasasından ödeme yaptırarak
yenilerini aldırdılar.
Kendimize
“bakanlar istifa etmeli mi etmemeli mi?” diye sorarken siyasetin ne kadar
sıradanlaştığına şahit olmaya başladık. Mahalle kahvehanesinin avare
müdavimlerinin ağzı gibi ağızlar ortaya çıkmaya başladı. Devlete ve devlet
erkanına karşı amiyane ifadeler kullanılır oldu. Muhalefet liderleri başta
olmak üzere dilimizi iyice kirletmeye başladılar.
Basın da çığırından
çıkmış durumda. “Basın ilkelerine uymaya söz vermek” diye bir yalan inanışımız
var. Bu ilkeler okuduğunuzda aklınıza yatan ama uygulamada yattığı yerden asla
kalkmayan ilkeler durumunda. Reklamını aldığı ticari kuruluşun aleyhinde haber
yapamayan basın kuruluşları var. Nerede kaldı sizin ilkeleriniz.
Sosyal
Medya aracılığıyla içindekileri kusanlar var. Ekranlarına düşen her yazıyı
birilerini mağdur edeceklerini düşünmeden paylaşanlar, kitlelere ulaştıranlar
var. Sırf kendileri gibi düşünmüyorlar diye karşı düşünceye vicdanları
körelmişler var. Para ile parayı yazanlar var. Para ile alınıp satılan insanlar
görmekten tiksiniz oldum. Dedikodu artık her zamankinden daha fazla rağbet
görüyor.
Demokrasi
diyenler bile seçilmişlere tahammül edemez oldular. Kendilerinin seçilmediği
her seçim şaibeliymiş gibi bakan siyasiler ve taraftarları var. Verdiği oyun
kıymetini bilmeyen ve ona sahip çıkmayan vatandaşlarımız var. Aldığı temsil
hakkının hakkını veremeyen seçilmişler var. Tarih her iki tarafa bedel ödetecektir.
Delillerin de bir dili vardır. Bir
kan damlası sizin yaralanma mı yoksa öldürmeye kasıt mı olduğu hükmünü
çıkarmanıza yetebilir. Bütün gizemler sonunda çözülür. Görünenden öte dürtülerinde izleri vardır.
Gördüğünüzle hükmetmeye kalkar ve bunun muhakkak doğru olduğunda ısrar
ederseniz Musa ile Hızır’ın seyahatleri esnasında vuku bulan olaylardan sonra
Hızır’ı asmanız gerekmez mi?
Bekir Kale Ahıskalı
24 Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder