Toplumsal Çatışmalar ve Hür İrade
Hür irade denilince çoğu
insanımızın aklına daha çok özgür düşünce gelir. Özgür düşünce ile hür irade iki farklı
kavramlardır. Hür irade daha çok kendi irademizi kullanırken soyut veya somut
her türlü eylem, baskı, fikir ve çıkardan etkilenmeden karar verebilmektir.
Cemaat bu toplumu oluşturan
bireylerden bazılarının fikren, eylemsel ve biraz da menfaat (ki bu menfaat
dünyevi de olabilir uhrevi bir inanıştan da kaynaklanabilir) olarak aynı
paydayı teşkil edenlerden müteşekkil bir yapıdır.
Bu yapı çok güzel işler yapmakla
birlikte zaman zaman sadece kendi bakış açısı dahilinde ve kendi istek ve
emelleri doğrultusunda olmak kaydıyla güzel olan her şeye destek vermektedir.
Ne var ki her şeyde yüzde yüz uyum ve ortak payda söz konusu olmamaktadır. Bu
uyumsuzluk çıkar çatışmasına dönüşmekte ve varlığın devamı için bir diğerini
yok etmek şekline bürünebilmektedir.
Bu bütün siyasal ve insani
beraberliklerde söz konusudur. “Benim yaptığım haktır demeye hakkın var ama
yalnız benim yaptığım demeye hakkın yoktur” felsefesini kabul etse de bir başka
düşünce ve fikrin doğruluğunu ve onayını verebilmeleri için ancak ve ancak
temel paydalarıyla çakışmamanız gerekmektedir.
Yapılanma itibariyle ötelere
müteveccih bir yönü olan bu oluşum zamanla kendi içerisinde bile çatışmaya
başlamış ama bu çatışmanın seslerini ve izlerini saklayabilmiştir.
Bu yapı zaman içerisinde idari,
örfi ve mülki olmak üzere her yapıyı etkisi altına alabilmekte ve bu haliyle
kendisi için emniyet başkaları içinse tehlike arz etmektedir.
Aslında seçilenlerin kim ve ne
oldukları çok önemli değildir yeter ki kendi hizmet anlayışlarına ve
etkinliklerine dokunmasınlar. Temelinde ukba derdi olan bu yapı ne yazık ki
kendi emel ve uğraşları için yine bir başka topluluk ve akımı zararlı
görebilmekte şer odağı olarak niteleyebilmektedir. Bizim gibi İslam ülkelerinde
bu hep olagelen bir durumdur.
Bizim elimizden çıkmayan düşünce,
fikir ve eylem kesinlikle ya eksiktir ya da yanlıştır düşüncesine sahiptirler.
Onları alkışladığınız sürece size ölüm yoktur. Ama bir gün elleriniz yorulacak,
cepleriniz boşalacak ve istenilen saatte istenilen yerde olamayacaksanız sizi
yalnızlaştırmaya ve ötekileştirmeye başlayacaklar ya da sizin öyle hissetmenizi
sağlayacaklardır. Çünkü sizin ve iktidarların varlığınız kendi varlıkları için
var diye düşünmektedirler.
Güncel bir mevzu ve çatışma
olarak dershanelere gelecek olursak; bu yapılar cemaatin kendisine taraftar ve
kitle kazandığı dört ana kanaldan birisidir.
Bunlardan ilki öğrenci evleri bir
diğer adıyla ışık evler. Buralardan mahallenin, apartmanın çocuklarına ulaşılır
daha önce pek etkin olmayan sadece yaz tatillerinde faal olan Kur’an
Kurslarının açık bıraktığı alan değerlendirilir ve öğrencilere ulaşılırdı.
İktidar Kur’an Kurslarına yüzlerce atama yapıp o alandaki faaliyetlerini
daraltmış oldu. Topluma pek yansımasa da bu iktidar cemaat çatışmasının ilk
ayak seslerinden birisiydi.
İkincisi esnaf halkaları
sayesinde kitlelere ulaşmak. Bu yine bir esnaf sayesinde bir diğer esnafa
ulaşmak şeklinde olmaktadır. Ekonominin iyiye gitmesi farklı açılımlar ve dış
ticaretin kolaylaştırılması da bu kitlenin hareket sahasını daralttı. Bu da bir
başka çatışma…
Üçüncüsü medya boyutu… Devlet
kanalları birçok dilde yayın yapmaya başladı. Farklı kitlelere hizmetler
götürmeye başladı. Devletin elinde ola görsel ve yazılı basın hafifsenemeyecek
şekilde ayağa kalktı ve ilerlemekte. Bu adımlarda çok okunan çok satılan ve çok
seyredilen olmanın gücünü zayıflatmaya başladı. Bu da bir başka çatışma…
Dördüncüsü ise dershaneler
mevzuu… Kitlelere ulaşmanın ve onları
toplu sevk ve idare etmenin en önemli adımlarından birisi bu yöntemle olur.
Taraftarlarınızı, size gönül verecekleri eğitmeniz sizin çizginizde olmalarını
sağlamanız ve bu sayede çarkı çevirmeniz en kolay yöntemdir. İşi bedava
yapmazsınız hatta çalışanlarınızın ekonomik durumu bir çok kurum ve kuruluşta
çalışanların ekonomik durumundan daha iyi olacaktır. Bu halkaya dokunuzsanız
eğer beklemediğiniz bir refleksle karşılaşırsınız. Bu da bir başka çatışma…
İnanan ve inanmak isteyene
sunacağınız manevi bir paket her kesenin ağzını açacaktır. Daha çok doğu
toplumlarında ve mistik toplumlarda olan bu harekat tarzı bizi bu noktaya
getirmiştir. Bu durumda sivil itaatsizlik çağrısı yapılabileceğini ve sivil
itaatsizlik içerisinde olanlarla koyun koyuna yol alınacağını düşünüyorum.
Bakın bakalım ne kasetler ve ses kayıtları çıkmaya başlayacak…
Saygılarımla
Bekir Kale Ahıskalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder