16 Ocak 2014 Perşembe

Operasyonun Şifreleri

Operasyonun Şifreleri

Satranç oyununu bilenler çok iyi bilirler ki sizin hamlelerinizin neler olacağı rakibinizin hamleleri belirler. Bu sürekli savunmada kalan bir satranç oyuncusunun oyun taktiğidir. Buna mecburdur.

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile başlayan yakınlaşmalar dışarıdakilerden daha çok içerideki bazı kitleleri rahatsız etmeye başladı

İran’ın Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra o kırılgan olmayan politikasından vazgeçip daha esnek bir politika izlemesi başta küresel sermayeyi rahatsız etti..

Bölgede lider ülke olma arzumuza paralel atılan adımlar özellikle güç kaybetmek istemeyenlerin uykularını kaçırdı. Bu uykusuzluk bizim içimizde olan bazı musluk sahiplerine de yansıdı.

Halk Bankası özel sermaye bankalarının dışında devletin işlettiği ve özellikle İran’ın diğer ülkelerle olan ilişkilerinde akarın yönünü, şiddet ve şeklini belirleyen bir kurum. Bu kurum aynı zamanda devlet sırlarını taşıyan bir kurum. Bu sırları açık etmenin en iyi yöntemi tezgahlanan bir operasyon olacaktı.

Ülkemizde bulunan ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin “devam eden yolsuzluk operasyonuyla ABD’nin bir ilgisi yoktur.” Açıklaması bunun böyle olmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü ABD yürüttüğü hiçbir operasyonu kabullenmiş değildir. Hatta insanları kendi ülkelerinde gözaltına alıp  uçaklarda sorgulaması belgelerle ortaya çıktığı halde bunlar hakkında doyurucu ve ikna edici açıklamalar yapmamıştır.

ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin çok yakın zamanda “Biz Halk Bankası konusunda uyarmıştık, artık imparatorluğun çöküşünü izleyeceğiz” gibi bir laf sarf ettiği bunun da ne anlama geldiğini bilecek kadar akıl ve izan sahibiyiz.

Wikileaks belgeleri ve eski NSA Ajanı Edward Snowden’in sızdırdığı bilgiler doğrultusunda bizde oluşan kanaat şudur ki; ABD her kendi çıkarları için her türlü plan. Sabote ve organizeyi yapmaktadır. Bu ABD’nin kendi vatandaşları için olmasa da diğer dünya vatandaşları için korku imparatorluğu olduğudur. Sıradan bir ABD vatandaşı bile kendi topraklarında bir yabancıyı öldürmez. Bu onların vatanperverlik anlayışıdır.

Çok gizli yürütülen bir operasyona ait detayların ve ne şekilde yapılacağının basına önceden servis edilmesi, amirlerinden habersiz toplantılar teşkil edilmesi ve bu toplantıların bir otelde yapılması da aklımıza gelen soru işaretlerini çoğaltmaktadır.

Daha önceki yazılarımdan birinde haram yiyenlerin ya yerken, ya hazmederken ya da çıkarırken çatlayacaklarını yazmıştım. Eğer bu iktidarda bu varsa ki bunu dava sonucunda göreceğiz çatlaması umurumda olmaz. Ama yoksa ve bu durum alakasız üç operasyonun bir operasyonmuş gibi servis edilmesi şeklinde bir kanaat oluşturma operasyonu ise ki ben buna inanıyorum içimizde ki eller çok daha kirliler.

Yıllardır yazdığım, konuşmalarımda dile getirdiğim ve fikrim sorulduğunda kanaatimi söylemekten geri durmadığım “sistemlerin dini ve ahlaki yapılanmaları kendi çıkarları söz konusu olduğunda her adımı, her hamleyi mübah gördükleri ve makul karşıladıkları” fikrim değişmiş değildir.
En derin alimlerin bile değişebilen fetvalarına şahit olmaya başlama başladık. Dünümüzü konuşmaktan bugünümüzü göremez olduk. Bizler artık vatanperverlikten uzaklaşmaya başladık. Ülkemizin çıkarları mevzubahis olduğunda kılımız kıpırdamıyor.

ABD’nin Afganistan ve o zamanki adıyla SSCP (Rusya) savaşıyla başlayan dünyayı elli yılda şekillendirme planı o coğrafyadan sonra İran-İrak Savaşı, İrak’ın Kuveyt’saldırının ardından Körfez Savaşı’nın akabinde idam edilen Saddam Hüseyin’den sonra Arap Baharı adı altında Tunus, Libya, Mısır, Suriye ve Türkiye’nin yeniden yapılandırma çalışmaları ve tezgahları bitmiş durumda değildir. Bu sırada daha kuzeyde adına “Turuncu Devrim” adı verilen birçok ülkeyi sarsan işlerde yaptılar. Ukrayna işi de tamam olursa “Yeni Dünya Düzeni” sağlanmış olacaktır.

Bizler ne yaparsak yapalım bu müdahale bir şekilde devam edecektir. ABD’nin  en önemli stratejisi şudur; “düşmanı kendi topraklarında karşıla” şeklinde özetlenen uygulamaları var. Bizimle bizim topraklarımızda hatta gerekirse bizim evlatlarımızla savaşırlar. İngiltere’nin ve İngiliz stratejisinin dünyaya uzanan kirli elidir ABD…da,

Yapılandırılmaya çalışan dünyada iktidarla, cemaatler ve şahıslar kullanılabilmekte ve tehlike görüldüğünde onlara da savaş açılabilmektedir.

Az okuyan, çok konuşan, boş konuşan yerli yersiz konuşan bu toplum elbette dinlenir ve dinlendiği oranda kolayca şekillendirilebilir.

Aslında en temel sıkıntılardan birisi de şudur; “biz sürekli geçmişi konuşuruz ve şekillendirme derdiyle uğraşırız onlar geleceği…”

Evet önce Çanakkale geçilememişti. Yoksa siz de; Çanakkale’nin hâlâ geçilmez olduğuna inananlardan mısınız?

Bekir Kale Ahıskalı
22 Aralık 2013



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder