23 Ocak 2014 Perşembe

İntihar Eden Şairlerin Hayat Analizleri-4 Sylvia Plath

İntihar Eden Şairlerin Hayat Analizleri-4 Sylvia Plath

İyi bir şair, yazardı. 30 lu yaşlarında intihar ettiğinde Anne Saxon ile birlikte gizdökümcü* şiirin en önemli isimlerinde birisi olacaktı. 1932 yılında Alman bir baba ve ABD’li bir annenin evlatları olarak doğdu. Eğitimli ve iki farklı kültüre sahip bir ailede doğmuş olmanın verdiği iletişimsizliği hayatının ilk yıllarından itibaren hissetmeye başladı. Ailelerin fazla eğitimli ve idealist olması durumlarında daha çocukluklarını yaşayamadan ergenlik hatta yetişkinlik eğitim yüklenmesi sebebiyle hayatın acı yanını çocuk denecek yaşta hissetmeye başladı. İlk şiiri yayımlandığında daha sekiz yaşındaydı. Eli her yana ulaşabilen bir ailenin bireyi olmanın kolaylıklarını tam yaşamaya başlamıştı ki Profesör olan babasını kaybetti.

Zaten Plath, hayatı boyunca ileri derecede manik-depresif bozuklukla boğuştu. 1950 yılında bursla girdiği kolejin daha ikinci yılında ilk intihar girişiminde bulundu ve bir akıl hastanesine yatırıldı. Tedavi gördükten sonra koleji bitirdiğinde yirmi beş yaşında idi.

Üniversiteye kaydını yaptırarak çalışmalarını burada sürdürdü ve şiirlerini üniversitenin öğrenci gazetesinde yayımladı. Plath üniversite birinci sınıfta iken İngiliz şair Ted Hughes’la tanıştı ve evlendiler. Ancak manük-depresif hali hamile kalınca ilerledi ve yaşadıkları Boston’ı bırakarak İngiltere’ye geri döndüler. Hamileliğin verdiği stres ve duygusallıkla rahatsızlığı ilerliyordu ki ilk çocuklarının doğumunun hemen ardından boşanmaya karar verdi.

İlk şiir kitabını 1960 yılında yayımladı. (The Colossus). Diğer şiir kitaplarının hepsi intiharından sonra yayımlanmışitır. Ariel (1965), Crossing the Water (1971), Winter Trees (1972) The Collected Poems (1981),

Paronayası vardı ve kiraladığı evin eskiden İngiliz şair William Butler Yeats’e ait olduğunu öğrenen Plath bunu iyi bir işaret olarak değerlendiriyordu Boşanma işlemleri devam ederken ikinci çocuğuna da hamile kaldı. Zor geçmekte olan 1962 – 1963 kışının 11 Şubat’ında yan odada uyuyan çocuklarının yanına süt ve kurabiye bıraktıktan sonra trajedik bir şekilde kafasını fırının içine sokarak intihar etti.

İntiharıyla ilgili olarak kocası Ted Hughes eleştirilere maruz kaldı. Hughes yıllarca bu konuda konuşmadı. Hughes neyi kime anlatabilirdi ki. Manik-depresif biriyle tam yedi yıl yaşamıştı ve onun çökmüş ruh haline şahit olmuştu. Sylvia Plath defalarca tedavi görmüş ve intihar girişiminde bulunmuştu. Hughes daha sonra anılarını yayımladığında şöyle diyordu;

Plath’ın Türkçe’ye çevrilen eserleri arasında bulunan “Sırça Fanus” adlı romanı, birçok kişi tarafından ilk Amerikan feminist romanı olarak değerlendirilir. Trajik yaşamı ve intiharıyla tanınan Plath, aynı zamanda yarı otobiyografik bir roman olan ve depresyonu üzerine ayrıntılı bilgiler veren Sırça Fanus kitabının yazarı olarak bilinir.

Plath’ın hayatı, Oscarlı oyuncu Gwynet Paltrow’un ünlü şairi canlandırdığı “Sylvia” filmine de aktarılacaktı.

Ayrıca Plath’ın Ariel, (İmge Kitabevi), Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı, (Altıkırkbeş Yayınları) Sırça Fanus, (Can Yayınları), Üç Kadın, (Oğlak Yayıncılık), Sylvia Plath’in Günceleri, (Oğlak Yayıncılık) eserleri de Türkçeye çevrilmiştir.

Batıl ve gizemli inanışları vardı. Manik-depresifliği onun kendi kafasında var ettiği bir inanca tabi olmasına sebep oldu. Gizemli bir şairdi yine gizemli bir şairin evini bilmeden kiraladı bunu da iyi bir işaret saydı. 30 lu yaşında hayatına kıydı. Hayatını araştıran bir Türk şairede aynı gizem ve inanışa kapılarak intihar etti. Oysa Plath intihar ettiğinde Nilgün Marmara daha 5 yaşındaydı.

Bekir Kale Ahıskalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder