17 Ocak 2014 Cuma

Şairi Nasıl bilirdiniz?

Şairi Nasıl bilirdiniz?

Sanatçı deyince aklınıza ne geliyor. Şarkıcı ve oyuncular mı? Yoksa şairleri de bu sınıfa dahi eden bir düşünce şekliniz var mı?
Yoksa şairleri de şiirin anlamından hareketle gerçek ve taklitçi veya şaircik diye mi ayırıyorsunuz. Bunları neden mi soruyorum?
Şairler anlaşılabilir olma adına gündelik dille dizeler yazmaya başladılar. Bu onları belki biraz anlaşılır yapıyor az da olsa ilgi görmelerini sağlıyor ama onları kalıcı kılmıyor. Ben şiirlerimle kalıcı olmak derdindeyim. Her an “nasıl yazarsam kalıcı olabilirim ?” düşüncesini taşıyor eserlerimi de o çizgide yazmaya çalışıyorum. Yoksa gündelik dille yazıp, içine de iki tane argo veya küfür katıverirseniz toplumun ilgisini çekmeyi başarırsınız. Aynı argo ve küfürle devamlılık sağlayamayacağınız için çıtayı yükselterek daha argo yazmanız gerekir ki bu da sizin yaptığınız içi sanat olmaktan çıkaracaktır.

Goethe’nin ifadesiyle “Sanat uzun hayat ise kısadır.” Sanatın ölçüleri vardır. Belki de Hilmi Yavuz beye kulak vermeliyiz. Hilmi Yavuz ne diyordu; “şiiri okur okumaz anlıyor, anlar anlamaz da tüketiyoruz.” Tükettiğimiz anda da okuduğumuz şiiri rafa kaldırıyoruz. O zaman şiiri gündelik dille yazmamalı, sıradan bir yazı gibi hemen tüketilmesine engel olmalıyız.

Octavio Paz’ın “Çok satanlar edebi eser değil, ticari eserlerdir” düşüncesine katılmıyor değilim. Çünkü sanat düpedüz aydınlık olamaz. “Her şey aydınlık olsaydı sanat olmazdı.” Demiyor muydu Camus…

Edebi eserleri daha çok gelecektiler anlayacaklardır. Her insan gibi sanatçının da arkasında sorulacak olan o “Nasıl bilirdiniz?” sorusuna cevabı ancak gelecek nesiller vereceklerdir.

Bekir Kale Ahıskalı
Geleceği İnşa Etmek-21
Nasıl Bilirdiniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder