Yazmak Şüphesi
Şüphe düşüncenin tuzudur. Daha
önce aldandığınızı anladığınız an düşündükleriniz şüphe olmaktan çıkar. Bu
sebeple eylem vakti demektir.
Düşünmek tartışmaktan daha
iyidir. Bahçesini eken bilge iki eylemi gerçekleştirmiş olur. Birincisi düşünmek
ikincisi ise başlamak.
Yazar düşünmeye başladığı an en
büyük adımı atmış olur geriye ise başlamak eylemi kalır ki kalem akmaya
başladımı gerisi gelecektir.
Yazmak yazarın en önemli eylemi
olmakla birlikte düşünmek eyleminden yoksun olamaz. Düşünce ve bütünlükten uzak
yazılar silinir giderler. Bu sebeple yazarın yapması gereken yazı metninin
iskeletini iyi belirlemektir.
İskeleti belirlenen yazının
nihayete erdirmesi ve bu nihayetten sonra ortaya çıkan metnin bir bütünlük
halinde olması ve algılanması kolay olacaktır. Konunun fazlaca teferruatla
anlatılması hem yazının kalitesini düşürecektir hem de okuyucuyu sıkacaktır.
Yazdıklarının kalitesinden,
akıcılığından şüphe duyan yazar saha ile irtibatını koparmamalı ve okuyucunun
bakış ve düşüncelerini de dikkate almalıdır. Beğenilmek ile beğeniliyorum
hissine kapılmak farklı durumlardır.
Okuyucuyla oynamadan verilmesi gerekeni vermek gerekir.
Yazma da okumak gibi insanın
beynini geliştirir ve düşünce tembelliğinden uzaklaştırır. Yazma eylemine kendisini yakın hissedenler
bir an önce bu eyleme başlamalıdırlar. Yoksa kendi kınları içinde iyice körelip
gideceklerdir.
Bahçesine bir çiçek bile ekememiş
insanlar bilirim ki gülistan sevdalarında dem vurur durular. Önemli olan eyleme
geçmek ve kendi gülistanını meydana getirmektir. Yazmayan kalemlerin köreleceği
muhakkaktır. Bu kalemler zamanla başka kalemlerin bakış ve yönlendirişlerine
kapılacaklardır ki o zaman kendileri olmaktan çıkacaklardır.
Düşünmek düşünenin fikirlerini
uygulamaktan daha önemlidir. Bunu yapabilen insanlar kendilerini önemli
hisseder ve yaşadıkları topluma değer katarlar. Bunu bir de yazmak eylemine
dökerlerse gelecek nesillerin fikri yapılarına katkıda bulunmuş olurlar.
Çocuklarımıza düşüncelerini bir
kağıda bir metne dökmeleri konusunda telkinlerde bulunmamız gerektiğini
düşünüyorum. İşte o zaman kendi yaşam tarihlerini kaleme alabilecekler ve kendi
hayatlarında bir kere dahi olsa aldanmışlıklarını ve aldatılışlarını
unutmayarak ders alacaklardır.
Bekir Kale Ahıskalı
Malta Günlükleri-2
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder